Sayfalar

Bir Rus Ünlüsü: Semaver

Semaver, kelimesinin Rusça kökenli olduğunu biliyor muydunuz? Sorduğum insanların büyük çoğunluğu, bu kelimenin Farsça kökenli bir kelime olduğunu tahmin ettiklerini söyler. Ama hayır, Rusça kökenli. İnanmayan Türk Dil Kurumu’na sorabilir. Rusçası самовар. Сам kelimesi, kendisi, kendi kendine gibi bir anlama geliyor. Варить de pişirmek, kaynatmak anlamına gelen mastar. Самовар, kendi kendine pişiren gibi bir anlamı olan bileşik kelime.

Türk Dil Kurumu, anlamını “özellikle çay demlemekte kullanılan, içinde kömür yakacak ocağı bulunan, elektrikle de çalışabilen, bakır, pirinç, vb. metallerden yapılmış musluklu kap” olarak vermiş. Zaten ne olduğunu biliyorsunuz.

Semaverin tarihi epey eski. Binlerce yıl öncesine ait semaver benzeri araçlar, Çin’de, Azerbaycan’da ve Mısır’da bulunmuş. (1, 2, 3, 4) . Kayıtlara geçmiş ilk semaver fabrikası ise Rusya’da Tula’da (Тула) Лисицын kardeşler tarafından 18. yüzyılın sonunda kurulmuş. Tula, Rusya’da metal işçiliği ve silah üretimiyle ile ünlü bir şehir. Kent, bugün de semaver üretiminin tarihi merkezi kabul ediliyor.

Semaverler ve Tula ile ilgili bir de atasözü var: В Тулу со своим самоваром не ездят. Tam çevirisi, Tula’ya kendi semaveri ile gitmezler.

Rus semaveri ile ilgili başka bir hatırlatma. Rusya ile pek ilgisi yok, ama olsun. Sex and the City dizisinde Carrie ile Aleksandr Petrovski ilk randevularında Russian Samovar (Rus Semaveri) isimli bir lokantaya gitmişlerdi. O lokanta, New York’ta tiyatro bölgesindeki gerçek bir Rus lokantası.

Sizi bilmem, ama ben semaver başında, iki-üç yakın dostla yaptığım keyfin tadına doyamam. Üstelik çay seven bir insan bile değilim.

Bağlantılar:

1. http://azer.com/aiweb/categories/magazine/83_folder/83_articles/83_samovar.html

2. http://en.wikipedia.org/wiki/Samovar

3. http://ru.wikipedia.org/wiki/%D0%A1%D0%B0%D0%BC%D0%BE%D0%B2%D0%B0%D1%80

4. http://masterrussian.com/russianculture/samovars.htm

Fotoğraf: Aslıhan

Yayın Tarihi: 29.Eylül.2010, Çarşamba

İsim, Sıfat ve Zamirlerin Çekimlerini (Падежы) Çalışmak İçin 7 Öneri

Rusçada dilbilgisinin en zor konulardan biri, hiç şüphesiz, isim, sıfat ve zamirlerin hallere(падежы, padejler) göre çekilmesi. Bunları çalışmak için 7 öneri aşağıda:


1. Eğer bunları öğrenme sıralamasını seçebilecek durumdaysanız, kesinlikle Rusya’ya Doğru kitabında verilen sıralamayla çalışmanızı öneririm. Bu sıralama şöyle: -de hali (tekil isim ve sıfatlar, zamirler), -i hali (tekil isim ve sıfatlar, zamirler), -in hali (tekil/çoğul isim ve sıfatlar, zamirler), -e hali (tekil isim ve sıfatlar, zamirler), ile hali (tekil/çoğul isim ve sıfatlar, zamirler), bütün haller (çoğul isim ve sıfatlar).


2. Her zaman önce ses olarak çekimin nasıl olduğunu öğrenmekle başlayın. Örneğin, ilk kez ‘–de hali’ni öğrenecekseniz, ilk dikkat etmeniz gereken, tekil eril ve nötr cinsiyette sıfatların sonu –ом/ -ем, isimlerin sonu –е/ -и; dişilerde sıfatların sonu –ой/ -ей, isimlerin sonu –е/ -и. Buna dikkat ettikten sonra hangi harften sonra hangisi geliyor, hangi istisnalar var diye düşünmeye başlayın. Genel ses olarak bildikten sonra harflere göre çekim ve istisnalar daha hızlı yerli yerine oturuyor. Zaten sorun yaratan harfler belli (г, к, х, ж, ш, щ, ч) ve bir süre sonra kavrıyorsunuz.


3. Bol bol egzersiz çok önemli. Ben Russian in Exercises kitabındaki egzersizlerin neredeyse tamamını yapmıştım. (Bu kitapteki egzersizler aslında bütün temel gramer konuları için çok iyi.) Size de aynısını öneririm.


4. Her yeni halde çekimleri daha öncekilerle karşılaştırın. Çekimleri aynı olanlar var, bunlara dikkat edin.


5. Çekimleri özetleyen tablolar yapın ve çekimleri rahat yapar hale gelinceye kadar bunları yanınızda taşıyın ve bulduğunuz boşluklarda bakın. Hazır tablolardansa kendi tablolarınızı kullanmanız daha yararlı olacaktır.


6. Çekimlerin yerleşmesi için sizin de kullanmanız çok önemli. Bu yüzden bol bol yazın, konuşun ve seviyenize uygun metinler okuyun.


7. İsim, sıfat ve zamirlerin çekilmesinde biraz aşama kaydettikten sonra, fiilleri öğrenirken bunların hangi edat ve çekimlerle kullanıldığı ile birlikte öğrenmeye çalışın. Bunun da en iyi yolu fiilleri ilgili hali tanımlayacak soruyla birlikte öğrenmeye çalışmanız. Örneğin (yatay) koymak fiili класть-положить’i sadece bu şekilde öğrenmeyin, класть-положить кого-что? на что? diye öğrenin.


Kolay gelsin.


Yayın Tarihi: 26.Eylül.2010, Pazar


Güncelleme: Ad durumları ile ilgili yeni çıkan bir kitabı (Metinlerle Rusça Ad Durumları) tanıttığım yazımı 30.Mart.2011, Çarşamba günü yayınladım.

Bilgisayarda Kiril Harfleri

Bu devirde, dil öğrenmeye çalışırken sadece kağıt kalem yetmiyor. Herhangi bir sayfada tarama yapmak, internetteki sözlükleri kullanmak gibi işler için de olsa Kiril alfabesini kullanmaya ihtiyaç duyacaksınız. Dolayısıyla, bilgisayarda Kiril harflerini kullanabileceğiniz bir düzeni kurmanızı, Rusça doküman hazırlamayacaksanız, Rusça iletişim kurmayacaksanız bile şiddetle öneririm.

Windows’ta Rus klavyesini de kullanılır hale getirmek oldukça kolay. Benim gibi bilgisayar konusunda çok cahil bir insan bile hızlı buluyor. ‘Dil çubuğu’nu görünür hale getirdikten sonra, ‘Ayarlar’a girdiğinizde ‘Ekle...’ tuşu ile Rusça klavyeyi yükleyebiliyorsunuz.

Rus klavyesini kullanılır hale getirmek, işin kolay yanı. Hangi harfin hangi tuşta olduğunu nereden bileceksiniz? Ruslar, genellikle hem Kiril hem de Latin harflerinin tuşlar üzerinde basılı olduğu klavyeler kullanıyorlar. Siz veya bir yakınınız Rusya’ya giderseniz bu klavyelerden alabilirsiniz. Belki Türkiye’de satan bir yerler de vardır, bilmiyorum. Ama taşıması zor olabilir veya dizüstü bir bilgisayarla kullanması sorun olabilir. Benim önereceğim daha pratik çözüm tuşların üzerine yapıştırılan şeffaf çıkartma harflerden almanız. Ben Rusya’ya giden birine getirttim. Hem ucuz hem de ona yük olmadığına eminim.

Çıkartma harflerin en büyük dezavantajı, eğer on parmak klavye kullanıyorsanız, işaret parmaklarınızla hissetmeniz gereken (Q klavyede f ve j harflerine denk gelen) çıkıntıları hissetmenizi güçleştiriyor. Çok dayanıklı olmayabilirler de... Ama benimkilerde şimdilik bir sorun yaşamadım.

Çıkartma harfleri alırken dikkat etmeniz gereken konu, harflerin renkleri. Bilgisayarınızdaki tuşlar koyu renkliyse, harfler açık, açık renkliyse de harfler koyu renkli olmalı. Ayrıca, latin harflerinin renginden farklı olmalı, böylece kullanımı daha kolay oluyor. Yoksa karışabilir. Mesela, latin harflerinde 'k' ve Kiril harflerinde 'к' farklı yerlerde ve her ikisi de aynı renk olursa karıştırma ihtimali yükselir. Benim tuşlar siyah, latin harflerim beyaz. Kiril harflerimi sarı renk olarak seçtim.

Klavyede Kiril harfleriniz yoksa ve kiril harfleriyle bir şeyler yazmanız gerekirse, Word’ün içinde ‘Insert-Symbol’den girip kelimeleri yazıp sonra isediğiniz yere kopyalayabilirsiniz veya internette ‘Virtual Russian Keyboard’ diye aratarak fare kullanarak yazı yazabileceğiniz sayfalara da ulaşabilirsiniz.

Gördüğünüz gibi çok da zor değil.

Yayın Tarihi: 24.Eylül.2010, Cuma

Puşkin'in Ölümü

Puşkin, Rusya’nın en büyük şairi ve modern Rus edebiyatının kurucusu kabul edilen bir yazar. 1799’da doğmuş olan Puşkin, ilk şiirini yayınladığında 14 yaşındaymış. Olağanüstü bir yetenek olarak kendinden sonraki dili tanımlamış ve aynı zamanda sosyal reformu savunan bir radikal olarak tanınmış. Özel hayatında ise eğlence ve kadın düşkünüymüş. Ölümü de yaşamı gibi olmuş, 37 yaşında düelloda.

1829’da Puşkin, o zaman 16 yaşında olan Natalya Nikolayevna Gonçarova’ya aşık olmuş ve iki yıl sonra evlenmişler. Çiftin 4 çocukları olmuş: Marya (1832), Aleksandr (1833), Grigory (1835) ve Natalya (1836). Bu evlilik, mutluluk ve huzurdan uzak, epey çalkantılı geçmiş.

Güzeller güzeli Natalya Nikolayevna, St. Petersburg’un sosyal yaşamında epey aranan bir kişi olmuş. Saray çevrelerinde yapılan neredeyse her baloya davet ediliyormuş. Çar, Puşkin’e en düşük soylu unvanını vermiş ve bu unvan, Puşkin’i çileden çıkarmış çünkü bu unvanın ona sadece pek çok hayranı olan eşinin uygun şekilde balolara katılabilmesi için verildiğini düşünmüş. Hatta, Çar’ın da bu hayranlardan biri olduğuna inanıyormuş. Natalya Nikolayevna’nın hareketli sosyal hayatı, aynı zamanda, Puşkin’i mali açıdan da zorluyor ve borçlarının artmasına neden oluyormuş.

Çift, Hollanda büyükelçisinin evlatlık oğlu olan George D’Anthes ile 1834’te tanışmış ve bir süre sonra D’Anthes, Natalya Nikolayevna’ya kur yapmaya başlamış. Bütün St. Petersburg, aralarındaki ilişki ile ilgili dedikodularla çalkalanıyormuş. En sonunda, Puşkin, onu ‘boynuzlu’ olarak tanımlayan imzasız bir mektup alınca çileden çıkmış ve D’Anthes’i düelloya davet etmiş. Hollanda büyükelçisi araya girmiş ve düelloya engel olmuş. Bu arada D’Anthes, Natalya Nikolayevna’nın kız kardeşi ile evlenmiş. Ama iki erkek arasındaki gerilim tırmanmaya devam etmiş.

Sonunda 27 Ocak 1837’de düello gerçekleşmiş. O sıralarda Rusya’da düellolar yasak ama gene de yaygınmış. İlk atışı D’Anthes yapmış ve Puşkin’i karnından yaralamış. Yaralı Puşkin, kendi atışını yapmayı başarmış ve o da D’Anthes’i kolundan yaralamış. Aldığı yara yüzünden Puşkin, iki gün sonra, acılar içinde ölmüş. D’Anthes iyileşmiş, düellodan dolayı yargılanmış ve sınır dışı edilmiş.

Puşkin’in ölümünün ardından halk beklenmeyen bir tepki göstermiş ve büyük gösterilerden korkan hükümet, cenazeyi küçük bir kiliseye almış ve halkın tepkisini azaltmak için de elinden geleni yapmış.

Puşkin, işte böyle ölmüş.

Fotoğraf: Aslıhan

Yayın Tarihi: 22.Eylül.2010, Çarşamba

ТРКИ - TORFL Sınavı

Başka yazılarda da bahsettim, bu konuda sorular da geldi. Bugün ТРКИ’yi, yani TORFL’ı anlatacağım..

ТРКИ (Тест по Русскому языку Как Иностранному), yabancı dil olarak Rusça öğrenenlere yapılan bir sınav. İngilizcesi TORFL (Test of Russian as a Foreign Language). Dilller için Ortak Avrupa Referans Çerçevesi’nin (Common European Framework of Reference for Languages) bir parçası olarak geliştirilmiş ve Rusya Eğitim ve Bilim Bakanlığı’nın denetiminde yapılıyor.

TOEFL'dan farklı olarak TORFL, 6 farklı seviyede yapılıyor. Bu seviyeler şöyle:

1. Temel (TЭУ, Elementary Level): Bu seviyede, kişinin Rusça basit kelimelerle kendini günlük hayatta ifade edebilmesi beklenmektedir.

2. Orta (TБУ, Basic Level): Bu seviyede kişinin günlük hayatını devam ettirecek düzeyde Rusça konuşma, yazma ve dinleme becerilerine sahip olması beklenmektedir. Bu seviyede sertifika, Rus vatandaşlığına kabulde yardımcı olmaktadır.

3. İleri (TPКИ – 1, Level – 1): Bu seviyede kişinin ana dili Rusça olan kişilerle temel düzeyde konuşabilmesi beklenmektedir. Rusya'daki üniversitelere girişlerde bu belgenin ibrazı gereklidir.

4. İleri (TPКИ – 2, Level – 2): Bu seviyede kişinin geniş kitleler karşısında kültürel, eğitimle ilgili ve profesyonel alanlarda Rusça konuşabilme yeteneğine sahip olması beklenmektedir. Bu seviyeye ait sertifika, beşeri bilimlerde (filoloji hariç), mühendislikler ve doğa bilimi alanlarında profesyonel olarak çalışmayı sağlar. Ayrıca, lisans derecesini almak için gereklidir ve Rusya'daki üniversitelerde akademisyen olma yeterliğine sahip olduğunu gösterir.

5. Yetkin (TPКИ – 3, Level – 3): Bu seviyede kişinin her alanda iyi bir şekilde Rusça konuşabilme yetisine sahip olması beklenmektedir. Bu seviyeye ait sertifika, Rusça konuşulan alanlarda, filoloji uzmanı, çevirmen, editör, gazeteci, diplomat ve yönetici pozisyonlarında çalışabilme yeterliliğine sahip olunduğunu göstermektedir. Ayrıca, bu sertifika, bu uzmanlık alanlarında (Rus filolojisi için, filolog ve uzmanlık eksperi ve mastırı dışında) lisans, uzmanlık ve mastır derecesi için gereklidir.

6. Yetkin (TPКИ – 4, Level – 4): Bu seviyede kişinin, Rusçaya hakim olması beklenmektedir. Bu seviyeye ait sertifika, Rus filolojisi alanında uzmanlık diploması, mastır derecesi ve doktora için gereklidir ve Rusça öğretimi ve araştırma hakkını verir.

Sınav, kelime ve dilbilgisi, dinleme, okuma, yazma ve konuşma bölümlerinden oluşmaktadır. Her bölümün eşit olarak %20 ağırlığı bulunmaktadır. Sınavda başarılı olmak için her bölümde en az %66 başarılı olmak gerekmektedir. Sınav genellikle, iki farklı günde tamamlanmaktadır.

Ben TБУ ve TPКИ – 1 seviyelerinde sınava girdim ve geçtim. Şu anda Rusya’da okumak veya çalışmak gibi bir planım yok. Ama gene de hedef koymamı ve ilerlememle ilgili geri besleme almamı sağlayan bir sınav olduğu için girdim. 2011 sonbaharında da TPКИ – 2’yi almayı hayal ediyorum. Daha önce da bahsetmiştim, TPКИ – 1 seviyesinin sonuna kadar Rusya’ya Doğru (Дорого в Руссию) kitabı ile çalıştım ve sınavda da çok büyük zorluk çekmedim. Sınav, çok özel bir hazırlık gerektirmiyor. Sadece bu seviyelerde dile hakim olsanız yeter.

Herhalde, bütün sınavların eleştirilecek yanı vardır ve işin uzmanları ТРКИ’yi de bol bol eleştiriyorlardır. Ama Türkiye’deki diğer alternatifi KPDS ile karşılaştırdığınızda mükemmel bir sınav olduğunu söyleyebilirim. KPDS’ye hiçbir dilde hiç girmedim ama en son Rusça sınavın sorularını gördüm. Tabiri hoş görün ama KPDS tam bir soytarılık. Dilin amacı insanlarla anlaşmaktır ve dil sınavının amacı da insanlarla hangi seviyede anlaşabileceğini göstermek olmalıdır. Her sınavda az bilenle çok iyi bileni ayırt edecek zor sorular olacaktır ama bütün bir sınav, çok zor ve tuzak sorular sormak üzerine kurulamaz. Bu gözle baktığınızda, ТРКИ iyi bir sınav. Uygulanışı sırasında sizi saatlerce bir salona tıkıp, dille ilgili yeteneğiniz dışında, ara vermeden çalışma konusundaki zihinsel dayanıklılığınızın sınırlarını da denemiyorlar. Dilin farklı unsurlarını bir arada değerlendiriyorlar. Değerlendirmesi mutlaka öznellik içerse de yazma ve konuşma gibi dili kullanma ile ilgili olmazsa olmaz unsurları atlamıyorlar. (Biz de bu arada, sınavlarda nesnelliği korumak adına, okuyamayan, düşünemeyen, yazamayan nesiller yetiştirdik ve geldiğimiz noktada uğrunda bu kadar fedakarlık yaptığımız nesnellik kavramını da yitirdik.)

Benim sınava girdiğim merkez, Active Eğitim Kurumları bünyesinde faaliyet gösteren Rusça Dil Merkezi. Ankara’da, Kızılay’da. İnternet adresleri: http://www.ruscadilmerkezi.com/ , telefonları (312) 418 79 73. Oradan Liudmila Nosova Kural ile görüşebilirsiniz. Şimdilik sınavı biri bahar biri de sonbaharda olmak üzere senede iki kez düzenliyorlar.

Girecek olanlara başarılar…

Yayın Tarihi: 19.Eylül.2010, Pazar

Rusça Öğrenmek İçin En İyi Neden

Geçen hafta, ‘Rusça Öğrenmek İçin Beş İyi Neden’ diye bir yazı yayınlamıştım. Barış Bal’ın yaptığı bir yorumdan sonra, şu anda okuduğunuz yazıyı yazmaya karar verdim.

Geçen hafta, Rusça öğrenmek için beş iyi nedeni sıralamıştım. İstatistik ve sayılarla desteklenmiş, beş akıllı mantıklı neden. Bence güzel nedenler, hiç de yabana atılmamalı. Ama hepsinden daha iyisi, öğrenmeyi sevdiğiniz için Rusça öğrenin. Eğer bu size anlamlı geldiyse, yazının kalanını okumaya gerek yok. Ama Rusça zor iş, nasıl sevilir, diyorsanız, belki biraz ipucu verebilirim.

Mihály Csíkszentmihályi isimli bir psikoloğun 'flow' (akış) ismini verdiği bir ruh hali var. Bu, kişinin tümüyle yaptığı işte kaybolduğu, bütün enerjisini bu işe odakladığı, zaman ve mekan kavramlarını yitirdiği ruh hali. Aslında hayattan en çok keyif aldığımız zamanlar. Csíkszentmihályi'nin akış hakkındaki araştırmalarını anlattığı iki kitabı var, ‘Flow: The Psychology of Optimal Experience’ ve ‘Finding Flow: The Psychology of Engagement with Every Day Life’. Bu kitaplarda ‘akış’ı enine boyuna incelemiş ve hayattan daha fazla keyif almanın yollarını önermiş.

Csíkszentmihályi, akış tecrübesini incelediğinde bazı ortak unsurlar tespit etmiş. İlk olarak, bu faaliyetler, belli bir beceri seviyesi gerektiren zorlayıcı faaliyetler. İkinci olarak, kişi, yaptığı bu işe çok iyi odaklanıyor. Üçüncü ve dördüncü olarak, yapılan işi tanımlı amaçları olması lazım ve bu amaçlara yönelik ilerlemeyi gösteren hızlı geri beslemelerin alınabilmesi gerekli. Beşinci olarak, bu faaliyetler, günlük hayatın endişe ve sıkıntılarından uzaklaştıran derin ama çaba gerektirmeyen bir ilgi uyandırıyorlar. Altıncı olarak, insanlar bu işle ilgili, yoğun bir kontrol hissi yaşıyor. Yedinci olarak, akış yaratan tecrübeler sırasında insan kendisiyle ilgili bilincini kaybediyor. Son olarak da zamanla ilgili algılaması çok değişiyor, dakikaları saat gibi veya saatleri dakika gibi algılıyor. Bu unsurları bir anda tecrübe ettiğinizde akışı tecrübe ediyor oluyorsunuz.

Csíkszentmihályi bir de ototelik diye bir kavram tanıtıyor. 'Oto' kendi kendine demek, malum. Telik, Yunanca 'telos'tan geliyor, amaç demekmiş. Ototelik, amacı kendisinde olan, ikincil bir amaca hizmet etmeyen gibi bir anlama geliyor. Herhangi bir faaliyet, genellikle salt ototelik veya egzotelik (Egzo, dış anlamına gelen kök. Egzotelik, amacı dışarıda olan anlamında) olmuyor, genellikle her ikisinden de biraz ve onun daha çok ototelik mi egzotelik mi olduğunu belirleyen faktörlerden biri bizim tavrımız. Mesela, çalışmaya, genellikle para kazanmak gibi ikincil bir amaçla başlarız, ama işimizden çok keyif almaya başlarsak ototelik olmaya başlar. Csíkszentmihályi, der ki, akış hissini yakalayabilmemiz için gerçekleştirdiğimiz faaliyetin ototelik olması lazım. Dahası, genellikle ikincil nedenlerle yapmaya başlasak da pek çok faaliyet, çok sıkıcı olanlar bile ototelik hale gelebilir. Bunun ilk koşulu da işe dikkatini vermektir.

Csíkszentmihályi’den öğrendiklerimin bir kısmını sezinliyordum, ama bu kitaplar, bana yepyeni ve kıymetli bakışlar kazandırdı. Biraz da benim yorumlarımı anlatayım.

İçinde bulunduğumuz kültür, aslında sıkılmamamız için elinden geleni yapıyor ama bir yandan da akışı tecrübe etmemizin önüne geçen pek çok tuzağı da önümüze seriyor. Televizyon seyretmek, hafif kitaplar okumak, alış veriş yapmak… (Csíkszentmihályi, bunlara edilgen boş zaman diyor.) Sıkıcı değil, zaman zaman da çok gerekli, ama akışı da getirmiyor, yeterli değil. Fazla sığ. Biraz da derinleşmek lazım. (Başka bir yazının, hatta başka bir blogun konusu: Böyle olması işlerine geliyor. Hem daha fazla para harcıyoruz hem de yönetilmemiz kolay oluyor. Ama bu arada, onlar para ve güç kazanırken, biz hayatı ıskalıyoruz.)

Öğrenmek bizim için hep görev oldu. Hep öncelikle olumsuz bir şeylerden kaçınmak için, sonra da iyi ihtimalle, iyi bir ödüle hizmet ettiği için öğrenmek gerektiğini anlattılar. Parasız, aç kalmamak için iyi bir meslek gerekliydi, onun için okulda başarılı olmak gerekiyordu, onun için de öğrenmek. Öğrenmek eğlenceli, keyifli değildir; görevdir. Ama bunların hepsi yanlış, hatta yalan. Bize yalan söylediler, öğrenmek güzeldir. Öğrenirken akışı hissedersiniz. O yüzden, işten eve gelince televizyonun karşısına geçmektense Rusça çalışmaya başlıyorum. Cumartesi Pazar sabahları, evde tembelliktense, kalkıp kursa gidiyorum. Bazen zor olmuyor desem yalan, hem de kuyruklu yalan olur. Ama o zorluk da genellikle masanın başına oturuncaya kadar.

Her ne nedenle olursa olsun, Rusça öğrenmeye karar verdiyseniz, bence biraz bakış açısını değiştirerek, biraz da çaba harcayarak Rusça öğrenmeyi akış tecrübesine çevirebilirsiniz. Bütün çabanıza rağmen, o hale gelmiyorsa da, belki de enerjinizi akışı yakalayabileceğiniz alanlara kaydırmanın zamanı gelmiştir.

Yayın Tarihi: 17.Eylül.2010, Cuma

Güncelleme: 9.Aralık.2010'da daha iyi odaklanmak için stratejilerimi anlatan yazımı yayınladım.

Sibirya Berberi – The Barber of Ciberia – Сибирский цирюльник

Türkiye’de, internetten indirmiyorsanız, Rus filmlerine ulaşmak bayağı zor. Zamanında sinemalarda gösterilmiş ve şu anda da DVD’si bulunabilen az sayıda Rus filminden biri Sibirya Berberi (The Barber of Ciberia, Сибирский цирюльник).

Film 1998’de Dünya prömiyerini Kremlin’de yapmış, ama Türkiye’de 2002’de gösterime girmiş. Rus, Fransız, İtalyan ve Çek Cumhuriyeti yapımı. Ünlü yönetmen Nikita Mikhalkov yönetmiş. Jane Callahan rolünde Julia Ormond, Douglas McCraken rolünde Richard Harris, Andrey Tolstoy (Андрей Толстой) rolünde Oleg Menşikov (Олег Меньшиков) ve General Radlov (Радлов) rolünde Aleksey Petrenko (Алексей Петренко) rol almış. Mikhalkov da Çar III. Aleksandr olarak bir sahnede görünüyor.

Film 1905 yılında başlıyor. Amerikalı Jane Callahan, askeri okulda subay olmak üzere eğitim görmekte olan oğluna 1885’te Rusya’ya yaptığı seyahati ve büyük sırrını açıklayan bir mektup yazıyor. Bu arada oğlunun başı, Mozart’ın kim olduğunu bilmeyen eğitim çavuşuyla dertte. Jane, 1885’te, Sibirya Berberi ismini verdiği bir makinayı geliştiren ve bu makina için yatırımcı arayan Douglas McCracken’a yardım etmek üzere Rusya’ya gidiyor. Yolda askeri öğrenci olan Andrey Tolstoy ile tanışıyor. Tolstoy, Jane’den çok etkileniyor ve ona aşık oluyor. Oysa Jane, onu kızı olarak tanıtan McCracken için Tolstoy’un da generali olan General Radlov’u baştan çıkarmalı.

Filmin resmi internet sitesi http://mikhalkov.comstar.ru/content.html. Orada verilen bazı ilginç notlar şöyle: Filmin bütçesi, 40 milyon dolardan fazla ve Rus sinemasının en pahalı filmi olmuş. (Sovyet dönemine ait en pahalı film, Sergey Bondarçik'in (Сергей Бондарчиук) Savaş ve Barış’ı). Filmin çekildiği 1997’de kış sıcak ve az karlı geçmiş. O yüzden Kızıl Meydan ve Moskova sokaklarında geçen sahnelerde tonlarca suni kar kullanılmış ve Maslenitza sahnesinde buzun kırılmaması için tedbir almaları gerekmiş. Filmdeki subay ve askeri öğrencileri oynayan aktörler, bir kaç ay süren bir eğitim almışlar.

Sibirya Berberi’ni iki kere seyrettim.Maalesef sinemada kaçırdım. İlki Rusça dersindeydi. O zaman da çok keyif almış olmakla birlikte, aralarda durdurup film üzerine konuşmuştuk. O yüzden, iyi konsantre olarak seyredememiştim. Sonra, DVD’sinin çıktığını görünce aldım, tekrar seyrettim.

Biraz uzun olmakla birlikte, filmi çok severek izledim. Bazı sahneleri çok eğlenceliydi, bazı sahneleri ise çok hüzünlü. Hayat gibi, bir uçtan bir uca gidiveriyorsunuz. Oleg Menşikov’un ve Julia Ormond’un oyunculuğuna bayıldım. Moskova ve Sibirya görüntülerini de çok beğendim. Tolstoy’un General Radlov ile birlikte Jane’i ziyarete gitmesi ve ilan-ı aşk etmesi, Tolstoy’un Sibirya’ya gönderildiği gar sahnesi en sevdiğim sahnelerdi. İkincisinde gözlerim de buğulandı. Hikaye çok romantik. Düellolar, sevdiği kadının onurunu korumak için işlemediği bir suçu kabul edip, ağır cezaları göze alan bir erkek…

Şimdiye kadar seyretmediyseniz, Rusça ve Rusya ile hiç ilginiz olmasa da görün derim.

Yayın Tarihi: 15.Eylül.2010, Çarşamba

Rusça Kursu Seçerken Nelere Dikkat Etmeli?

Eğer Rusça öğrenmek için kursa gitmeyi düşünüyorsanız, hangi kursa gideceğinize karar vermek önemli bir karar. Öğrenmek için para ve emek harcayacaksınız ve başarınıza en fazla etkisi olan faktörlerden biri kursunuz olacak.

Ben, şimdiye kadar Rusça için farklı iki kursu denedim. İkincisine hala devam ediyorum ve çok memnunum. Benim tecrübelerime göre, kursa karar verirken aşağıdaki kriterlere göre seçim yapmalı:

1. Kurstaki öğretmenlerin kalitesi: Öğretmenin önemine kimseyi ikna etmeye ihtiyaç yoktur, herhalde. Tek başına en önemli kriter bu ve eğer iyi bir öğretmen yoksa kalan hiçbir kriteri değerlendirmenize gerek yok. Hayatınız boyunca yeterince iyi öğretmenle de kötü öğretmenle de karşılaştınız, bu konuda kimsenin tavsiyesine ihtiyacınız yok. Ben, sadece Rusça’ya özel ne düşündüğümü söyleyebilirim. Rus Dili Edebiyatı mezunu Türk öğretmenle de çalıştım, ana dili Rusça olan öğretmenle de. Kesinlikle ana dili Rusça olan öğretmeni tavsiye ederim. Ana dili Rusça olunca, telaffuzu doğru olacaktır, farklı kullanımlarla ilgili her türlü nüansa hakim olacaktır. Ayrıca Rus yaşamı ve kültürünü de doğal olarak bilecek ve ilerleyen seviyelerde bunlarla da ilgili bilgi edinmek istediğinizde yardımcı olabilecektir. Ama ana dilinin Rusça olmasının kendi başına yeterli olduğuna da inanmıyorum. Mümkünse dil öğretmek, hiç değilse öğretmek üzerine eğitim almış olması da önemli. Eğitimi ve mesleği öğretmek olmayanlar kendilerinden pay biçebilirler. Türkçeyi ne kadar iyi konuşursanız konuşun, öğretmekte ne kadar başarılı olabilirsiniz?

2. Müfredatı: Okuldayken ‘müfredat’ kelimesinden nefret ederdim. Ama ne yapalım ki, önemli. Nasıl bir müfredatı takip ediyorlar? Rus Eğitim ve Bilim Bakanlığı’nın denetiminde yapılan bir TORFL (Test of Russian as a Foreign Language; Тест по русскому языку как иностранному, ТРКИ) sınavı var. Bu sınava ait seviyeler var ve pek çok kurs müfredatını bu sınav seviyelerine paralel olarak belirliyor. Ayrıca, pek çok kitapta da bu sınav seviyelerine referans var. Belli ki, üzerinde çok emek harcanarak çıkarılmış. Bence buna paralel bir müfredat iyi bir müfredat olacaktır. Kurslar arasında standardizasyonu da sağlar. Müfredatın önemli bir başka özelliği, dilin farklı unsurlarına dengeli bir ağırlık veriyor mu? Eğer sizi dilbilgisi ile ilgili boğacaksa; okumaya, yazmaya, konuşmaya yeterince zaman ayırmayacaksa hemen kaçın. İliklerimize işlemiş test kültüründen, herhalde, ayrıntılarda boğulmaya ve boğmaya çok büyük eğilimimiz var. Kursun dengeli bir programı olması çok önemli.

3. Kütüphanesi: İngilizce öğrenirken kaynak, farklı kitap bulmak çok kolaydı ve bunun kıymetini hiç bilememişim. Rusça’da iyi kitap çok zor bulunuyor. O yüzden kursun bu konuda desteği çok önemli hale geliyor. Anlamadığınız, daha çok egzersiz yapmak istediğiniz konularda size destek olabilecekler mi? Rusya’da yeni yapılan yayınları takip ediyorlar mı?

4. Öğrenci ve grup sayısı: Özellikle ilerleyen seviyelerde, öğrencilerin ilgisi azalıyor ve sınıflar kapanıyor. Bundan kaçış olduğunu sanmıyorum. O yüzden kursun öğrenci ve grup sayısının çok olması önemli. Sınıfınız kapandığında aynı seviyede başka bir grup varsa, iki grup birleşir ve ara vermeden devam edebilirsiniz. Bu olmasa bile, eğer iki ay arkadan gelen bir grup varsa, iki ay bekleyebilirsiniz veya o gruba katılıp son öğrendiklerinizi tekrar etmiş olursunuz. Ama ya arkadan gelen grup bir yıl geriden geliyorsa?

5. Diğer kriterler: Fiziksel ortam iyi mi? Ulaşımı sizin için kolay mı? Verimli öğrendiğiniz saatlerde dersleri var mı? Ders dışında sosyal faaliyetleri var mı?

Gerçi Rusça için çok fazla seçme şansı olmayabilir ama seçimi yaparken göz önüne almanız gereken kriterler bence bunlar.

Bunlara ek olabilecek sizin kriterlerinizi belirlemeye ve bu kriterlere göre kursu değerlendirmek için araştırma yapmaya biraz zaman ayırın. Kursun broşürlerine ve internet sitesine bakın. Gidip öğretmenleriyle yüz yüze görüşün. Şu andaki öğrencileriyle konuşun. Onlarla konuşurken ‘Nasıl kurs?’, ‘Siz memnun musunuz?’ gibi genel soruların yanında, yukarıda anlattığım kriterlere yönelik özel sorular da sorun. Mesela, ‘Derslerde konuşmaya fırsat buluyor musunuz?’ diyin. Mümkünse, ortamı anlamak için bir derse misafir olarak girip giremeyeceğinizi sorun.

Kursa başladığınız zaman önemli bir yükün altına giriyorsunuz. Kursa karar verirken biraz titiz davranmanız hem paranızı hem zamanınızı koruyacaktır.

Yayın Tarihi: 12.Eylül.2010, Pazar

Güncelleme: Kendi kursumu anlattığım yazımı 31.Ekim.2010'da yayınladım.

Rusça Öğrenmek İçin Beş İyi Neden

Daha önce de söylemiştim, Rusça öğrenmek zordur. İşte size bu ağır yükün altına girmek için beş neden:

1. Rusça dünyada en yaygın konuşulan dillerden biridir. CIA World Fact Book’a göre 2008 yılı itibariyle Dünya nüfusunun %2.16’sının anadili Rusça. Wikipedia ana dili Rusça olan yaklaşık 164 milyon insan ile birlikte toplam yaklaşık 278 milyon insanın Rusça konuştuğunun tahmin edildiğini söylüyor. Rusça, İngilizce, Çince ve İspanyolcadan sonra Dünya’da 4. en yaygın konuşulan dil. Rusça öğrenmek, dünya üzerinde pek çok insanla anlaşma olanağı sunar. Üstelik bu insanlar yoğun olarak Türkiye’ye yakın coğrafyalarda yaşıyorlar.

2. Rusya Türkiye ile en yoğun ticaret yapan ülkelerdendir. TÜİK verilerine göre, 2009 yılında 3.202.327.000 $ ile Türkiye’nin 8. en fazla ihracat yaptığı ülke Rusya olmuş. İthalatta ise 19.447.911.000 $’lık hacim ile ilk sırada. Dikkat edin, bu rakamlar sadece Rusya Federasyonu’na ait rakamlar, diğer Rusça konuşulan ülkeler dahil değil. Rusça öğrenmek, iş adamı veya profesyonel çalışan olarak bu önemli hacmin içinde yer alma ve başarılı olma ihtimalini artırır.

3. Rusya’dan Türkiye’ye çok sayıda turist gelmektedir. Gene TÜİK’in internet sitesinden aldığım istatistikler der ki, Emniyet verilerine göre 2009 yılında Rusya’dan toplam 2.694.733 kişi Türkiye’ye giriş yapmış. Bu rakam Almanya’dan sonra en yüksek olan. Gene bu rakama, diğer Rusça konuşan ülkeler dahil değil. Rusça öğrenmek, turizm ve ilgili hizmet alanlarında avantaj sağlar.

4. Rusya çok büyük bir kültürel birikime sahiptir. Bugüne kadar toplam 23 Nobel ödülü Rusya’ya gitmiştir. Rubinştayn, Çaykovski, Rakhmaninov, Prokiev, Şostakoviç gibi Rus klasik müzik bestecileri çok güzel eserler vermişlerdir. Dünyaca ünlü iki baleye, Bolşoy Balesi ve Marinski Balesine ev sahipliği yapar. Kandinski gibi öncü ressamlar yetiştirmiştir. Tarkovski gibi, Mikhalkov gibi büyük yönetmenlerin yer aldığı bir sineması vardır. Dünyaca ünlü edebiyatçılar (Puşkin, Tolstoy, Gogol, Dostoyevski, Lermontov, Turgenyev, Gonçarov, Pasternak, Ahmatova ...) yetiştirmiştir. Rusça öğrenmek, bu kültürden ana dilinde keyif almayı sağlar.

5. Rusya’da çok kaliteli eğitim ve bilim kurumları bulunmaktadır. Üstelik bu eğitim kurumlarında öğrenim görmenin maliyeti, aynı kalitedeki Amerika ve Avrupa kurumlarına göre oldukça düşüktür. Rusça öğrenmek, iyi bir öğrenime kapı açabilir.

Tabii beyefendiler için bütün bu nedenlerin ötesinde güzellikleri dillere destan Rus hanımefendileri ile anlaşmak tek ve en gerçek neden olabilir, bilemem...

Sen neden öğreniyorsun, diye sorarsanız, hala anlamaya çalışıyorum. Peki, sizin nedeniniz ne?

Yayın Tarihi: 10.Eylül.2010, Cuma

Kazaklar

Gogol’un Taras Bulba’sını yeni okudum. (Türkçe çevirisinden. Orijinalinden okuyacağım günler de gelecek.) Hala biraz etkisindeyim. O yüzden bugün Kazaklardan bahsedeceğim.

Benim bahsetmek istediğim Kazaklar, çoğu Kazakistan’da yaşayan Türki millet değil. Türkçede her ikisi de Kazak diye geçse de, hem Rusçaları hem de İngilizceleri farklı. Kazakistanlılar Rusçada Казахи, İngilizcede Kazakhs. Benimkiler, Rusça’da Казаки, İngilizcede Cossacks.

Vikipedia’da anlattığına göre Kazaklar, 15. yüzyıldan itibaren Ukrayna’da yerleşmeye başlamış, savaşçı topluluklar. İlk büyük yerleşimleri Dinyeper nehri kıyısında olmuş. 16. yüzyılda da Don nehri kıyısında başka bir yerleşimleri olmuş. Bizdeki akıncılara benzer yaşam şekli olan topluluklar. Bağımsız bir yapıları var. Bütün yaşam, savaş çevresinde kurulmuş. Çarlıkla ilişkileri, yerleşik bir otoriteyle bağımsız ama iyi savaşan bir grubun ilişkisinin olacağı gibi. Çarlık, savaşlarda onlardan çok faydalanmış ama kontrol altına almak istediğinde güçlükler yaşamış. Osmanlı ile bol bol savaşmışlar. İç savaşta Kızıl Ordu’ya karşı Beyaz Ordu tarafında yer almışlar. Varlıklarını hala sürdürüyorlar, hatta Rus ordusunda da ayrı bir grup olarak yer alıyorlar.

Gerçek Kazak hiç tanımadım ama iki kere yolum Kazaklarla kesişti. İlkinde, St. Petersburg’da Rus Müzesi’nde Ilya Repin’in (Илья Репин) Zaporojyeli Kazaklar tablosunu görmüştüm. Aslında daha önceden de bildiğim, meşhur bir resim. Tablonun hikayesi şöyle: Osmanlı Sultanı 4. Mehmet, Kazaklardan ona tabi olmasını ister. Kazaklar da ona dalga geçen bir cevap yazar. Tablo da bu cevabın yazılışını tasvir ediyor. Resme bakınca, sultanla bayağı dalga geçtiklerini anlıyorsunuz. Ayrıca Kazakların neye benzediğini, içkiye düşkünlüklerini, hayatı ve ölümü çok da ciddiye almadıklarını görüyorsunuz. İki nedenden etkilendim. İlki tabii Türk olduğumdan. Rahatsız oldum. İkincisi de resmin kendisinden. Aslında güzel bir resim, onu da takdir etmek gerek. Kazaklarla ikinci karşılaşmam da bu, Taras Bulba’yı okumam. Taras Bulba, tam bir Kazak. İki oğlu var, Ostap ve Andri. Çocuklar okuldan mezun olunca Kazak birliğine katılmaları için ordugaha gidiyorlar. Sonrasında da Lehlerle savaşları anlatılıyor. Bu kez savaşın kendisi Türklerle değil ama karakterler tanıtılırken Türklerle yapılmış savaşlara da atıflar var. Gogol, doğal olarak Rus gözüyle, oldukça da romantik bir şekilde anlatmış Kazakları. Savaş tasvirleri; işkenceleri, ölümleri ve yaralamaları oldukça canlı anlattığından okuması bazen zor, rahatsız edici.

Kazaklar, savaşçı ulus. Çok da anlamlı bir üretim faaliyetleri yok. Geçimlerini savaşlarda yağmaladıklarından sağlıyorlar. Dinlerine bağlılar ve bu konu savaşlarında önemli. Ortodokslar; Katoliklerden, Müslümanlardan ve Yahudilerden hiç hoşlanmıyorlar. Savaşmak, öyle mecbur oldukları falan bir şey değil. Savaşmaktan keyif alıyorlar. Kendi geleneklerine, hiyerarşilerine bağlılar, ama çok da sıkıya gelemiyorlar. İçmeyi çok seviyorlar. İhaneti affetmiyorlar. Onlar kahramanlık yapıp, savaşlarda ölürken, esas çeken kadınlar. Kocaları ve oğulları sürekli savaşta, uzaktalar. Bir kere gittiler mi, ne zaman geri dönecekler, geri dönecekler mi, hiç bilmiyorlar.

İşte Kazaklar hakkında öğrendiklerim bunlar. Siz neler biliyorsunuz?

Yayın Tarihi: 8.Eylül.2010, Çarşamba

‘Жили-Были’ Serisi

Daha önce, Rusça öğrenmek için ‘Дорого в Руссию – Rusya’ya Doğru’ kitabını tanıtmıştım ve o kitabın eksikliklerinin günlük kullanımlara uzak olması ve yeterince egzersiz içermemesi olduğunu söylemiştim, hatırlarsınız. Bu iki eksiğini de kapatabilecek bir seriden bahsetmek istiyorum: İki kitaplık ‘Жили-Были’ serisi.

Bu serinin ilk kitabı, Türkiye’de ’28 Derste Rusça’, ikincisi ’12 Derste Rusça’ olarak satılıyor. Her ikisinin de ana ders kitabı, egzersiz kitabı ve CD’leri var. İlkinin yazarları, Л.В. Миллер, Л.В. Политова ve И.Я. Рыбакова (Miller, Politova ve Rıbakova), ikincisinin yazarları Л.В. Миллер ve Л.В. Политова (Miller ve Politova). Her ikisini de Türkiye’de Multilingual Yabancı Dil Yayınları yayınlıyor.

Kitaplarda diyaloglar güzel. Günlük kullanıma yönelik kelime ve kalıpları veriyor. Egzersizler çeşitli. Dinleme, yazma, okuma ve dilbilgisi egzersizlerinin hepsinden var. Dilbilgisi konuları da iyi anlatılıyor. İkinci kitap bittiğinde aşağı yukarı TORFL sınavı seviye-1 aşamasını tamamlamış oluyorsunuz.

Kitabın en temel sorunu, konu anlatımlarında, özellikle gramerde zor bir sıra izlemesi. Takip etmesi ve anlaması insanı yorabilir. Bazı konuları, öğrenci yeterli seviyeye gelmeden anlatmaya başlıyor. Bu nedenden dolayı, bence ana kitap olarak takip edilmesi çok doğru değil. Ayrıca kullanımında öğretmen desteği gerekli.

Bu seri, her yönüyle değerlendirildiğinde, bence, ‘Дорого в Руссию – Rusya’ya Doğru’ serisi için çok iyi bir tamamlayıcı ve kesinlikle çok yararlı.


Fotoğraf: Aslıhan

Yayın Tarihi: 5.Eylül.2010, Pazar