Sayfalar

St. Petersburg – Rus Müzesi (Русский Музей)

Bugün size St. Petersburg’daki Rus Müzesi’nden bahsetmek istiyorum. Rus Müzesi, dünyanın en büyük Rus güzel sanat eserleri koleksiyonuna sahip müzesi. Hemşehrisi Hermitaj kadar ünlü değil ama güzel sanatları seviyorsanız bence St. Petersburg’da mutlaka görülmesi gereken bir yer.

Müze, Sanat Meydanı’nda, Gostini Dvor (Гостиный двор) metro istasyonuna yakın. Dük Mikhail Pavloviç (Михаил Павлович) için yapılmış Mihaylovski Sarayı’nda (Михайловский дворец). Bu saray, Rusya’da yaşamış İtalyan mimar Carlo Rossi tarfından 1819 – 1825 yıllarında yapılmış neo-klasik bir yapı. Müzeyi gezerken mimarinin keyfini çıkarmayı da atlamamak gerekiyor, çünkü gerçekten güzel çok güzel bir yapı.

Müzenin açılma emri 1895’te II. Nikolay (Николай II) tarafından verilmiş ve 1898’de de açılmış. Müze, 12. yüzyıldan günümüze kadar olan döneme ait 400,000 kadar esere ev sahipliği yapıyor. Müze olarak, benim gibi çok da eğitimli ve bilgili olmayan ziyaretçilerin bile rahat gezebileceği şekilde tasarlanmış. Dönemler ve eserler güzel açıklanmış, yerleşimleri de kronojik sırayı rahat takip edebileceğiniz şekilde. Ben gezmekten çok keyif aldım. Eserler, gerçekten çok güzeldi. Ayrıca, Rus kültürü ve tarihi hakkında da yeni bir şeyler keşfettim.

Müze, biz Türkler için, ortalama bir yabancı sanatsevere göre daha ilginçtir. Rus tarihinde, Türklerle (her zaman çok da dostça olmayan) ilişkiler önemli yer tuttuğu için, eserlerde bizim de içinde olduğumuz hikayeleri görmek çok mümkün. Üstelik de karşı tarafın gözüyle. Osmanlı donanması ile savaştan dönen gemileri gösteren Ayvazovski’leri inceleyebilirsiniz veya Osmanlı Sultanı IV. Mehmet’in mektubuna cevap yazan Zaporojyeli Kazakların, nasıl dalga geçtiklerini anlatan Repin’i görebilirsiniz.

Müzenin resmi internet sitesi http://www.rusmuseum.ru/ . St. Petersburg’a giderseniz, mutlaka görün. Ben, inşallah, bir dahaki sefere tekrar gideceğim.



Fotoğraf: Aslıhan


Yayın Tarihi: 31.Ağustos.2010, Salı

Güncelleme: Rus Müzesi'nden 19. yüzyıla ait bazı eserler, 4.Kasım.2010'da İstanbul'da Pera Müzesi'nde sergilenmeye başlandı. Sergiyle ilgili bir yazıyı 7.Kasım.2010'da yayınladım.

'Moskova Notları'

Geçenlerde internette gezerken bir blog keşfettim. Ben okumaktan çok keyif aldım, o yüzden de sizlerle paylaşmak istedim. Adresi: http://www.moskovanotlari.blogspot.com/ . Blog'u editörü şöyle anlatmış:
"Eski çağlarda Anadolu'da yaşadığı rivayet edilen üç toynaklı efsanevi atın adı olan Hipparion'dan mahlasını alan bu blogun editörü, önceden plan yapmaksızın aniden kendisini Moskova'da çalışıyor ve yaşıyorken buldu. Bir süredir Moskova'da yaşıyor ve mutlu... Kimimiz ekmek parası için, kimimiz yaşamımızda yeni bir sayfa açmak için Rusya'ya geldik; ve burada yaşıyoruz... Rusya'da hayat bazılarımız için çok zor; bazılarımız ise bu zorlukları çoktan aşmış, burada çoluk çocuğa bile karışmışız. Hepsi bir tarafa madem ki burada yaşıyoruz sevmek ve öğrenmek zorundayız değil mi? Bu blogda okuyacaklarınız Rusya'da bilerek yaşamak ve daha çok sevmek için okuduğum, derlediğim; bazıları da kendi gözlemlerimden oluşan yazılardan oluşmaktadır."
Umarım sizlerin de hoşuna gider.

Yayın Tarihi: 30.Ağustos.2010, Pazartesi

Группа «Пикник» (Piknik Grubu)

Daha önce sizlere Наше Радио (Naşe Radyo)'dan bahsetmiştim. Piknik, Наше Радио’yu dinlerken keşfettiğim bir grup. Bugün de biraz onlardan konuşalım.

Piknik, ismi kesinlikle çağrıştırmasa da, rock grubu. Müziği anlatmayı pek beceremem ama yoğun olarak klavyenin olduğu ve hafif senfonik bir tarzları var. Bazen yerel çalgılar da kullanıyorlar. Anlayabildiğim şarkı sözleri derin, biraz da karamsar, sanki. Grubun üyeleri, gitar ve vokalde Эдмунд Шклярский, bas gitarda Марат Корчемный, davulda Леонид Кирнос ve klavyede Станислав Шклярский . Эдмунд Шклярский, şarkıları da yazıyor.

Piknik, 1981’de kurulmuş ve ilk albümleri 'Дым'. 2010 yılında da son albümleri 'Театр Абсурда'yı (Absürd Tiyatrosu) çıkarmışlar. Ben son albümlerindeki 'Кукла с человеческим лицом' (İnsan yüzlü kukla) şarkısına vurulup grubun peşine düşmüştüm. Gerçekten çok güzel bir şarkı.

İyi hoş, güzel anlatıyorsun da, albümlerini nereden bulup da dinleyeceğiz derseniz, internet sitelerinde bütün albümleri var. Adresi: www.piknik.info . Açılış sayfasında, 'Театр Абсурда' dahil dört albümlerini dinlemek mümkün. ‘Альбомы’ bağlantısına girerseniz, bütün albümleri şarkı sözleriyle birlikte var.

Eğer rock müzikten hoşlanıyorsanız, Rusça ile hiç ilişkiniz olmasa bile 'Театр Абсурда' albümünden 'Кукла с человеческим лицом' şarkısını dinleyin. Bir de 'Урим Туммим' şarkısını dinlemenizi şiddetle öneririm. İnanmayacaksınız ama şarkı Rus rock grubundan Ankara havaları (Evet, abarttım, ama çok da değil.). Daha önce söylemiştim, yerel çalgıları da kullanıyorlar, diye. Rus bir grup için bağlama da yerel çalgı oluyor.

Dinleyin ve lütfen fikirlerinizi de benimle paylaşın.

Fotoğraf: Андрей Федечко, Piknik internet sitesinden.


Yayın Tarihi: 25.Ağustos.2010, Çarşamba

Radyo Mayak (Радио Маяк)

Bugün bir radyo kanalından bahsedeceğim: Radyo Mayak (Радио Маяк).

Radyo Mayak, bütün Rusya’da yayın yapıyor. Sovyetler Birliği tarafından, batılı seslere karşı kuruluş kararı alınmış ve ilk yayınını 1.Ağustos.1964’te yapmış. Bu arada, маяк deniz feneri demek.

Program biçimlari, genellikle karşılıklı konuşmalar ve aralarda müzik şeklinde. Aktüel konularda programları var ve pek çok konukları oluyor. Telefonla bağlantı da alıyorlar. Yarım saatte bir kısa haberleri veriyorlar. Çalınan müzik popüler müzik. Sadece Rusça çalmıyorlar. Hatta galiba İngilizce şarkılar daha fazla. Sloganları, ‘Жизнь продолжается!’ (Yaşam devam ediyor!)

İnternet üzerinden de yayınları var. Adresleri, http://www.radiomayak.ru/ . Ayrıca, gene internet sitelerinde bölge ve şehirlere göre frekans listeleri de var.

Bir de dinleyin, isterseniz.

Yayın Tarihi: 24.Ağustos.2010, Salı

'ь' (Yumuşatma İşareti) ile Biten İsimler

Rus dil bilgisinde kolay olan, az sayıda konudan biri, isimlerde cinsiyet. İsimlerin cinsiyeti olan bazı dillerde, mesela Fransızcada, bu konu kuralsızdır ve çok fazla ezber gerektirir. Rusça, neyse ki, öyle değil. İsimlerin cinsiyetleri büyük ölçüde kurallı, kelimenin sonundaki harften anlaşılıyor. Ama tabii ki istisnalar da var, 'ь' (yumuşatma işareti) ile biten isimler de bunlardan biri. Bildiğiniz gibi bunlar dişil veya eril olabilir ve hangisi olduğunu ezberlemek gerekiyor. Bugün bunlarla ilgili bir kolay yol önereceğim.

Bu kelimeleri ezberlerken sıfatlarla birlikte ezberleyin. Biliyorsunuz, sıfatların dişil mi, eril mi olduğu her zaman anlaşılır. Sıfatı hatırladığınız zaman ismin cinsiyetini de hatırlayacaksınız, bu kavramsal olarak aklınızda tutmaya çalışmaktan daha kolay oluyor. ‘Kızıl Meydan’ı (Красная Площадь) bir kez ezberledikten sonra ‘meydan’ (площадь) kelimesinin dişil olduğunu daima hatırlayacaksınız. Sıfatı bu kadar açık olmayan kelimeler için iyelik sıfatlarını kullanabilirsiniz. Mesalar, ‘sözlük’ (словарь) kelimesini sadece sözcük olarak ezberlemeyin. Hep ‘benim sözlüğüm’ (мой словарь) olarak ezberleyin. Böylece eril olduğunu her zaman hatırlayacaksınız.

Bu benim yöntemim. Sizin başka bir yönteminiz var mı?

Yayın Tarihi: 22.Ağustos.2010, Pazar

Rusça Öğrenmek Zor mudur?

Bu sorunun, maalesef, şüphe götürmez tek ve basit bir cevabı var: Evet Rusça öğrenmek çok zordur.

Genellikle insanlar, Rusçanın en zor yanının alfabesi olduğunu düşünüyorlar. Aksine, en kolay yanlarından biri Kiril alfabesini öğrenmek. Altı üstü 32 sembol ve birkaç saat içinde ezberliyorsunuz. Bir süre karıştırmaya devam ediyorsunuz ama kısa sürede o da bitiyor.

Rusça zordur, çünkü dilbilgisi geniş ve karmaşıktır. Ayrıntısı, istisnası çoktur. Başlangıçta her yeni zor konuda bunu da öğreneyim, artık bana karada ölüm yok, diye düşündüm. Aylarca uğraşıp tam o konuyu çözdüm, dedim, karşıma yepyeni bir zorluk çıktı. İlk başta isim ve sıfatlarda cinsiyet zordu. Onu hallettim, isim, sıfat ve zamirlerin hallere (Падежы) göre çekilmesi çıktı. Onu halletmeye çalışırken tamamlanmış (совершенный вид) ve tamamlanmamış (несовершенный вид) fiiller. Bunları da çözdük, tamam artık dedim, hareket fiilleri (глаголы движения) ve edatlar (предлоги), sonra fiil sıfatları (причастия) ve fiil zarfları (деепричастия), etken ve edilgen cümleler, sayıların çekimi. Diyelim onlar da tamam, sırada ön ekler. Sonra bileşik cümlelerle ilgili ayrıntılar. Bu arada, sıfatların uzun ve kısa halleri… Sizin anlayacağınız, karada ölümsüz olmaktan ümidi keseli çok oldu. Artık her yeni zorlukta, tevekkül içerisinde “Allah beterinden saklasın. Bunda da yüzümüzü kara çıkartmasın.” deyip çalışmaya başlıyorum. Bu arada, bunları kağıt üzerinde çözmüş olmak, kullanırken de rahat kullanabileceğim demek değil. Öğreneli yıllar geçen konularda bile, konuşurken hala kekeleyip duruyorum. Bir türlü beyinden omuriliğe indiremedim.

Rusça zordur, çünkü sözcükler çok yabancıdır. Rusça, benim ikinci yabancı dilim. İlki İngilizce. Ondan sonra, bir ara, Fransızca öğrenmeye başlamıştım. Sonra Rusça öğrenmeye karar verip, Fransızcayı bıraktım. Fransızca da zordu, ama sözcük öğrenmesi daha kolaydı. Hem İngilizcesine benzer sözcükler var, hem de zaten Türkçeye Fransızcadan geçmiş sözcük çok. Ama Rusçada bunlar daha az. Rusça Hint-Avrupa dil ailesinden, Slav dilleri grubuna dahil. Bizim daha iyi tanıdığımız Latin dilleri ile ayrılmaları erken olmuş. O yüzden de ortak ve benzer sözcükler nispeten az. Örnek mi istiyorsunuz? Tren. Tren, sanki en azından Avrupa’da konuşulan dillerde benzer olmalı, diye düşünüyor, insan. Rusçası ‘poezd’ (поезд). Bu ne şimdi? Allah’tan daha çağdaş kavramlarda durum nispeten iyi. Pazarlamanın Rusçası ‘marketing’ (маркетинг). Ayrıca, Rusçada Türkçedeki gibi, bileşik sözcükler ve ekler yoluyla çok kelime türetiyorlar. Eğer ekler ve köklere hakimseniz, bu kolaylık, ilk kez görmüş olsanız bile sözcüğün anlamını tahmin edebiliyorsunuz. Ama sözcük bilginiz o kadar da iyi değilse, yandınız, çünkü bu tip sözcükler çok uzun oluyor ve öğrenmesi zaman alıyor.

Rusça zordur, çünkü kaynak azdır. Hele de seviye ilerledikçe iyi kitap bulmak çok zordur.

Yetti mi? Dahası da var ama burada bırakalım, dil öğreniyoruz, o kadar zorluk mutlaka olacak.

Bu kadar zor da niye uğraşıyorsun? Değiyor da ondan. Zor olması öğrenmekten zevk duymama engel değil. Yavaş yavaş okuduklarımı, dinlediklerimi, seyrettiklerimi anladıkça ve derdimi anlatmaya başladıkça büyük keyif alıyorum. Hem sadece o dili öğrenmekle kalmıyorum. İster istemez başka bir kültürü de keşfediyorum. Bunu da çok seviyorum.

Polyannacılık oynamaya gerek yok. Rusça zordur. Ama sizin için de benimki gibi veya bambaşka nedenlerden değiyorsa, öğrenin. Sabır ve emekle yavaş da olsa oluyor.

Yayın Tarihi: 20.Ağustos.2010, Cuma

İki Şehrin Hikayesi - 2

Eğer bu başlığa sahip ilk yazımı (İki Şehrin Hikayesi - 1) okuduysanız, konumuzun St. Petersburg (Fransız İhtilali değil) olduğunu biliyorsunuzdur. St. Petersburg, benim gördüğüm Rusça konuşulan şehirler arasında en güzeli ve en etkileyicisiydi. Kuruluş öyküsü de güzel ve sıradışı. Sizlere onu anlatmak istiyorum.

St. Petersburg’un kurucusu, Çar I. Petro. I. Petro’ya, biz ‘Deli Petro’ dermişiz, Ruslar da ‘Büyük Petro’. Büyüklüğü galiba biraz deliliğinden geliyormuş ya da deliliği büyüklüğünden. Büyük Petro, 1682’den ölümüne kadar (1725) Rusya’ya hükmetmiş. Hükümdarlığında Rusya’nın modernleşmesini ve Avrupa’nın önemli bir gücü haline gelmesini sağlamış. Gelişmenin önemli bir aracı olarak denizcilikte ilerlemeyi görmüş. Sıcak denizlere inme isteği hepimizin malumu. St. Petersburg’u da Baltık denizinde bir liman ve Rusya’nın Avrupa kapısı olarak kurmuş.

Büyük Petro’dan önce St. Petersburg, bataklık bir alanmış. Kışları da çok sert ve gün ışığı az. Üstelik bölge, zamanın önemli gücü İsveç’in kontrolündeymiş. 1703’te İsveç ile yapılan savaşta, Neva Nehri’nin kontrolü ele geçirildikten sonra şehrin ilk taş ve tuğla yapısı Petro-Pavlovsk kalesi yapılmış. Ardından köylüler ve İsveçli savaş esirleri çalıştırılarak şehrin inşasına başlanmış. Büyük Petro, isim olarak da kendi koruyucu azizinin ismini seçmiş. 1712’de başkent buraya taşınmış. Bundan sonra da kurucusunun vizyonuna uygun olarak gelişmeye devam etmiş. Geleneksel Rus mimarisinden farklı olarak, Avrupa’dan gelen mimarlar tarafından şehir planlanmış ve önemli yapılar inşa edilmiş. Büyük Petro öldüğünde şehrin nüfusu 40.000’e ulaşmış.

Ondan sonra şehir, Rusya tarihine paralel büyük inişler ve çıkışlar yaşamış. Sıkıntı ve sefaletten de ihtişam ve zaferden de payına düşeni görmüş. Büyük sanatçılar, müzisyenler, bilim adamları, düşünürler, politikacılar ve yazarlar yetiştirmiş.

İki Şehrin Hikayesi-1’den biliyorsunuz, St. Petersburg ile Ankara’nın kuruluşları arasında yakaladığım benzerlikler var. Tam da o yüzden bir Ankara’lı olarak St. Petersburg’luları kıskanıyorum. Benim şehrimin payına düşenlerden memnun değilim. Umarım, 200 yıl sonra biz de St. Petersburg’un bugün geldiği yol kadar yolu gitmiş oluruz.


Fotoğraf: Aslıhan

Yayın Tarihi: 18.Ağustos.2010, Çarşamba

'Russian in Exercises' Kitabı (Руский Язык в Упражнениях)

Rusça öğrenmeye yönelik kitapların azlığından daha önce de şikayet ettim. ‘Russian in Exercises’, dilbilgisinde başlangıçtan orta seviye sonuna kadar egzersiz ihtiyaçlarınızı karşılayacak benim bildiğim tek kitap.

Bendekinin yayınevi Multilingual Yabancı Dil Yayınları, yazarları da S.A. Khavronina ve A.I. Shirochenskaya. Mavi kaplı, biraz da sıkıcı bir kitap ama çok işe yarıyor.

Daha önceki bir yazıda bahsetmiştim, orta seviyenin sonuna kadar, ana kitap olarak, bence en iyisi Rusya’ya Doğru ama onun eksik kaldığı noktalardan biri egzersizler. ‘Russian in Exercises’ işte bu eksiği çok iyi kapatıyor. Temel gramer alanlarının çoğunda fazla sayıda egzersiz var. Kitabın arkasında cevap anahtarı da mevcut. Dolayısıyla, yalnız başına çalışırken de kullanılabiliyor. Piyasadaki diğer pek çok dilbilgisi kitabında, kelime seçimleri çok kötü. Gereksiz yere çok fazla yeni kelime geçiyor. O zaman da insanın dikkati, dil bilgisinden kelimelere ve cümlenin anlamını çıkarmaya kayıyor. Bu kitapta öyle değil. Kelimeler ilk başta yabancı gelecektir ama kitap boyu mümkün olduğu kadar aynı kelimeleri kullanıyorlar. Dolayısıyla, dikkatinizi esas amaca yoğunlaştırabiliyorsunuz.

Ben, ana kitapta işlediğimiz konuya paralel olarak, bu kitaptaki neredeyse bütün egzersizleri yaptım. Çok faydasını gördüğüme de inanıyorum. Dil bilgisini geliştirmek isteyen herkese bu kitabı şiddetle öneririm.

Yayın Tarihi: 15.Ağustos.2010, Pazar

Naşe Radyo (Наше Радио)

İnternet çağı sağ olsun, Rus radyosu dinlemeyi seviyorum. Bu aralar dinlemeyi en çok sevdiğim radyo, Naşe Radyo (Наше Радио). Adresi http://www.nashe.ru/ . Bu adresten yayını da var. Eğer Rusya’daysanız şehirlerdeki frekans listesi internet sitesinde.

İstasyon 1998’den beri yayındaymış. Rus rock müziği çalıyorlar. Benim anladığım kadarıyla Rusya’nın en popüler rock gruplarının şarkılarını yayınlıyorlar. Şarkılarının hepsi Rusça. Dil öğrenmenize destek olarak dinliyorsanız, önemli ayrıntı. Aralarda konuşma ve reklam az. Kısa olmak kaydıyla haberler var. Benim sevdiğim tarz radyo. Çalan müzik de hoşuma gidiyor. Dile biraz daha hakim hale geldikten sonra sıkı bir Rus rock müziği takipçisi haline gelebilirim.

İnternet siteleri de güzel bir site. Müzik haberleri, albüm tanıtımları, bir de listeleri var. Bu radyo sayesinde haberdar olduğum iyi gruplar oldu. Tahmin edersiniz, Türkiye’de olup, yalnız başına seveceğin müzik bulmaya çalışmak zor. Ben kullanmadım ama daha etkileşimli uygulamaları da var. Hatta kareoke bile var.

Siz iyisi mi benim anlatmamı boş verin, bir tıklayıverin.

Yayın Tarihi: 13.Ağustos.2010, Cuma

İki Şehrin Hikayesi - 1

Size bir şehrin hikayesini anlatacağım. Bakalım, bu şehrin hangi şehir olduğunu tahmin edebilecek misiniz?

Bu şehir, hiç yoktan, sadece bir liderin hayali ve vizyonu sayesinde kurulmuş. O lider, ülkesini bağnazlıktan ve geri kalmışlıktan kurtarmak istiyormuş; ülkesi batılılaşsın, çağdaşlaşsın istiyormuş. Eskinin köhne dünya görüşü üzerine bu yepyeni ülkeyi kurabilmek için yeni bir başkent kurmaya karar vermiş, çünkü batılılaşma hareketini, artık geride bırakmak istediği düşüncelerin, yapıların, kurumların kök saldığı eski başkentten yürütemezmiş.

O da yeni başkenti hiç yoktan kurmuş. Öyle de acayip bir yer seçmiş ki... Orası bomboşmuş. İklimi, yeryüzü şekilleri, aslında hiç de şehir kurmaya uygun değilmiş. Ama gene de kenti oraya kurmuş. Onun yapmak istediklerini anlayan bir avuç insanla birlikte bu başkenti ileri, çağdaş bir şehir yapmak için çalışmaya başlamışlar.

Şehri planlamak ve inşa etmek için Avrupa’dan mimarlar gelmiş. Yepyeni binalar yapılmış. Sanat, kültür, bilim merkezleri kurulmuş. Bomboş topraklar üzerinde başkent yükselmeye başlamış.

Sonrasını başka zaman tekrar konuşuruz ama siz, söyleyin bakalım, bu şehir neresi?

Kolay bir soru oldu, hangi şehri anlattığımı anladınız, değil mi? Evet, evet, St. Petersburg. Niye öyle baktınız? Yoksa siz başka bir şehir mi sanmıştınız?

Fotoğraf: Aslıhan

Yayın Tarihi: 11.Ağustos.2010, Çarşamba

Güncelleme: Bu yazının devamı olan 'İki Şehrin Hikayesi - 2' yazısını 18.Ağustos.2010, Çarşamba günü yayınladım.

Ciguli ile Lada Arabanın Ne Alakası Var?

Cumartesi derste lafı geçti, öğrendim, Jiguli (Жигули) aslında Lada olarak bildiğimiz araba markasıymış. Biz, Türkiye’de Ciguli ismini bambaşka şekilde tanıyoruz. İşte hikayesi…

Önce Ciguli’yi bilmeyenlere anlatayım, unutanlara hatırlatayım. Ciguli, Bulgaristan doğumlu, Türkiye’de ünlü olmuş, Roman müziği yapan bir şarkıcı. 1999’da Binnaz diye bir şarkı çıkarttı. O sıralar televizyonda dizilerde falan da rol aldı. Binnaz, oynak bir şarkıydı. Şu sıralar, Ciguli, ne yapıyor, bilmiyorum.

Gelelim Lada Jiguli’ye... Jiguli, Volga kıyısında bir bölgenin adı ve Lada’nın üreticisi AvtoVAZ (АвтоВАЗ) firmasının bulunduğu şehir Tolyatti (Тольятти) bu bölgede. 1974’te çıkardıkları bir arabaya marka olarak Jiguli ismini vermişler. FIAT 124’e benzeyen bir araba. Ama uluslar arası pazara çıkarken, jigolo kelimesine benzerliğinden dolayı, markanın ismini Lada (Лада) olarak değiştirmişler, ama bu isim Rusya'da hala kullanılıyor.

Esas soruya geri dönelim. Ciguli ile Lada arabanın ne alakası var? Vikipedi der ki, akordeonu çok hızlı ve kıvrak çaldığından dolayı, arabaya benzeterek, ona bu takma ismi vermişler.

Buna ne dersiniz?

Yayın Tarihi: 9.Ağustos.2010, Pazartesi

Rusya’ya Doğru Kitabı (Дорого в Руссию)

Rusça öğrenmenin en büyük zorluğu iyi kitap bulmak. İngilizce öğrendiğim zaman kıymetini bilememişim, İngilizce’de her türlü özel ihtiyacı da karşılayacak şekilde, her seviyede istemediğimiz kadar kitap vardı. Rusçada yok. Rusça öğrenmeye başladığımdan beri çok kitap aldım, gerçekten kullanabildiklerim çok az. Şimdiye kadar çalıştıklarım arasında en iyi temel kitap Rusya’ya Doğru (Дорого в Руссию).

Rusya’ya Doğru kitabının Türkiye’de yayıncısı Zlatoust (Златоуст) yayınevi ile anlaşmış olan Multilingual Yabancı Dil Yayınları, yazarları В.Е. Антонова, М.М. Нахабина, А.А. Толстых . Rus Eğitim ve Bilim Bakanlığı’nın denetiminde yapılan TORFL (Test of Russian as a Foreign Language; Тест по русскому языку как иностранному, ТРКИ) sınavının seviyelerine paralel bir yöntem izliyor. 1. kitabı TORFL Elementary Level’a (Элементарный Уровень), 2. kitabı Basic Level’a (Базовый Уровень), iki cilt halindeki 3. kitabı da Level 1’e (I Сертификационный Уровень) hazırlıyor. Ayrıca CD’leri de var. Bizim kursta da kullanılan temel kitap. Türkiye’de kolay bulunuyor. Ankara’da Dost’ta var. Kitapçılarda hiç bulamazsanız Idefix’te de var.

Kitapta konular çok mantıklı, öğrenmesi rahat bir sıra izliyor. Konuların sunumu anlaşılmasını çok kolaylaştıracak şekilde. Farklı unsurlara (dilbilgisi, okuma, kelimeler, …) yeterince ve dengeli bir şekilde yer veriyor. Gramer konularını anlaşılmasını kolaylaştıracak şekilde anlatıyor. Rusya’yı, günlük yaşamını ve kültürünü tanıtan okuma parçaları var. Eğer TORFL (ТРКИ) sınavına hazırlanıyorsanız, çok iyi bir kitap. Ben hem Basic Level, hem Level-1’e girdim. Sınava girmiş biri olarak, gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki, ilgili seviyede kitaptaki konuları iyi öğrendiyseniz sınavda bir sürprizle karşılaşmazsınız.

Bence temel kitap olarak rakipsiz olsa da kitabın eksiklikleri var. Öncelikle egzersiz kitabının olmaması en büyük eksikliği. Ayrıca, yüksek kültür seviyesinde bir dili öğretse de günlük dile, günlük kullanımlara biraz uzak kalıyor. Ama bu eksikliklerini başka kaynaklarla kapatmak mümkün. Onları da sonra anlatırım. Beni en çok çıldırtan yanı cildinin dayanıksızlığı oldu. Bir dil kitabı hor kullanılır, uzun süre kullanılır, çok açılıp çok kapatılır. Ben de cildinin dayanıklı olmasını beklerim. Bu kitap öyle değil. 2. kitabınının sırtına spiral yaptırmak zorunda kaldım.

Rusya’ya Doğru’yu bitirdiğimde iyi bir kitap olduğunu biliyordum, ama bu kadar özleyebileceğimi tahmin etmemiştim. Ondan sonraki seviyelerde de mevcut kitapların en iyilerini kullandığıma eminim. Ama keşke hiç değilse TORFL Level-2’de de bir kitabı olsa çok iyi olurmuş.

Eğer Rusça öğrenmek için kitap arıyorsanız, hiç duraksamadan önereceğim Rusya’ya Doğru.

Yayın Tarihi: 8.Ağustos.2010, Pazar

Güncelleme: Rusya'ya Doğru kitabı ile birlikte kullanılmasını önerdiğim Russian in Exercies kitabı ile ilgili bir yazıyı 15.Ağustos.2010 tarihinde yayınladım.

Güncelleme 2: Rusya'ya Doğru kitabı ile birlikte kulllanılmasını önerdiğim Жили-Были kitabı ile ilgili bir yazıyı 5.Eylül.2010 tarihinde yayınladım.

Rus İsimleri

Bir tek Rus romanı dahi okuduysanız, bilirsiniz, Rus isimleri karmaşıktır. Aynı kişiden onlarca farklı isimle bahsederler. İnsanın adı gibi basit bir konuyu nasıl bu hale getiriyorlar, bilmiyorum, ama bir şekilde başarıyorlar.

Rus isimleri üç kelimeden oluşur. Birincisi ad, üçüncüsü de soyad. Farklı olan ikincisi. O kelime baba adından türetilir. Bu isme Rusçada otçistva (отец kelimesinden отчество) deniyor. Bu kelime, x'in oğlu veya kızı demek. Rusya Başbakanı’nın adı ‘Vladimir Vladimiroviç Putin’ (Владимир Владимирович Путин). Babasının adı da Vladimir imiş. ‘Savaş ve Barış’ın ünlü yazarının adı ‘Lev Nikolayeviç Tolstoy’ (Лев Николаевич Толстой). Onun babasının adı da Nikolay imiş. Birine kibar hitap ederken ad ve baba adını birlikte kullanıyorlar. Tolstoy için kibar hitap tarzı Lev Nikolayeviç. Bu, bizdeki Aslıhan Hanım karşılığı oluyor.

Rusların kullanmayı çok sevdikleri bir de küçük isimleri oluyor. Küçük isim, her zaman isimden kısa olmayabiliyor. Şöyle örnekler var: Aleksandr (Александр) – Saşa (Саша – Benim ilk kez birine hitap ederken kullandığım kısa isim.), Aleksey (Алексей) – Alyoşa (Алёша – Karamazof Kardeşler’den hatırlayın.), Anna (Анна) – Anya (Аня), Natalya (Наталья) – Nataşa (Наташа; Maalesef bizde en çok bilineni. Ama ben bu ismi ‘Savaş ve Barış’tan hatırlamayı seviyorum.) Resmi olmadıkları, neredeyse her durumda, bu kısa ismi kullanmayı tercih ediyorlar. Bazen kısa isimleri de farklı farklı söyledikleri oluyor.

Yukarıdakilere ek olarak, gene yakın kişiler arasında, baba isminden gelen ikinci adı kısaltarak söyledikleri de oluyor. Mesela, ‘İvanoviç’, ‘İvaniç’ olabiliyor.

Bu kadar isim arasında Rus romanlarında kimin kim olduğunu anlamakta neden zorlandığınızı anladınız, değil mi?

Dikkat çekecek bir başka konu da, Rus kadın isimleri, ikinci isimleri ve soyadları ‘a’ veya ‘ya’ ile biter. Rusçada, Fransızca veya Almancada olduğu gibi, canlı-cansız, bütün isimlerde cinsiyet vardır. Bu değişiklik de ondan.

Günlük hayatta, genellikle, yabancılardan isim konusuna bu kadar hakim olmalarını beklemiyorlar. Örneğin, benim gördüğüm İngilizce kartvizitlerde ikinci isimlerini kullanmıyorlardı. Gene de emin olmak istediğiniz her zaman sorun, derim.

Umarım bu yazı hayatınızı biraz kolaylaştırmıştır.

Yayın Tarihi: 4.Ağustos.2010, Çarşamba