Sayfalar

Çekler ve Soğuk Savaş - 2

Bir önceki yazımda Çekler ve Soğuk Savaşı anlatmaya başlamıştım. 1960'lardan Kadife Devrim'e kadar olan olayları anlatan 2. bölüm aşağıda.

1960’lar, Çek kültürünün altın yılları haline gelmiş. Edebiyatta, tiyatroda ve sinemada ünü Çekoslovakya sınırlarını aşan ve hatta Batı’ya uzanan eserler vermişler. Ocak 1968’de, sessiz ve yumuşak başlı olarak tanınan Aleksandr Dubcek kabinenin başına gelmiş ve önceleri zayıf ve yavaş, ardından ancak çok büyük güçle durdurulabilecek bir ivmeyle değişim başlamış. Dubcek ve sonra başka politikacılar, reformu tartışır olmuşlar, ardından halk da bu yeni döneme katılmış. ‘Sosyalizmin insanı yüzü’nü ortaya çıkarması hayal edilen ‘Prag baharı’ böylece başlamış. Komünist partinin gücünü koruyacağı ama toplumun daha demokratik hale geleceği ve muhalefetin mümkün olacağı bir eylem planı ortaya konmuş. Basın daha özgür hareket etmeye başlamış. İçeride şüphecilerin olmasına rağmen büyük destek alan hareket, Sovyetler Birliği ile onun etkisindeki Polonya ve Doğu Almanya’dan ciddi tepki görmüş. Çeklerin diplomatik baskıya direndiğini gören Brezhnev, silahlı müdahale kararı almış ve 20-21 Ağustos gecesi, Sovyetler Birliği, Bulgaristan, Macaristan, Doğu Alman ve Polonyalı kuvvetler Çekoslovakya’ya yaklaşık 750 bin asker ve 6 bin tankla girmişler ve ‘bahar’ böylece sona ermiş. Çekoslovakya Komünist Partisi içinden her seviyede işgali kınayan açıklamalar gelmiş. Başkan Svoboda, bütün baskılara rağmen Dubcek’i görevden almayı reddetmiş. Halk, çağrılara uyarak şiddet içeren bir direniş göstermemiş ama çok kuvvetli bir pasif direnişte bulunmuş. Gösteriler düzenlenmiş, her fırsatta Sovyet askerleri ile uzun uzun tartışmalara girmişler, her yere pankartlar ve resimler asılmış, işgalcilere su ve yiyecek dahil hiçbir yardım sağlanmamış. Bu pasif de olsa kuvvetli ve ülkedeki her seviyeden gelen direniş sonunda işgalciler, Dubcek’in görevde kalmasına razı olmuşlar, ama reform hareketinin durmasını sağlamışlar ve 26 Ağustos 1968’de Çekoslovaklar Moskova Protokolü’nü imzalamak zorunda kalmış. Bu arada, Batı ne mi yapıyormuş? Sadece konuşuyormuşlar. Ocak 1969’da işgali protesto etmek için öğrenci Jan Palach kendini ateşe vermiş. Dubcek, Nisan 1969’a kadar görevde kalmış. O yıl Mart ayındaki Dünya Buz Hokeyi Şampiyonasında Çekoslovak takımının Sovyetler Birliği’ni yenmesinden sonra yapılan Sovyetler Birliği karşıtı gösterileri bahane eden Sovyetler Birliği, ülke ve Çekoslovakya Komünist Partisi üzerindeki baskıları artırmış ve yönetim değişikliğinin ardından reform hareketleri öncesine dönüşü hedefleyen ‘Normalizasyon’ dönemi başlamış.

1970’ler, ‘Normalizasyon’ adımlarıyla başlamış. Reform yanlıları partiden temizlenmiş, Sovyetler Birliği karşısında ülkenin egemenliği kısıtlanmış. Artık yılmış olan halk, suni de olsa yaşam standartlarının yüksek tutulmasının da etkisiyle fazla muhalefet göstermemiş. Muhalefet gösterenler ise, devletin neredeyse tek işveren olduğu ülkede işsiz kalmış, tacize uğramış, hapse girmiş. Hatta bu insanların çocuklarının bile eğitim hakları ellerinden alınmış. 1977’de yıllardır ilk kez organize muhalefet ortaya çıkmış. 6 Ocak 1977’de 77 Hareketi (Charter 77) isimli bir manifesto Batı Almanya gazetelerinde yayınlamış. ‘Plastic People of the Universe’ isimli rock grubunun tutuklanması ile tetiklenmiş hareket, temel insan hak ve özgürlükleri ihlallerinin ortadan kalkmasını talep eden ama politik muhalefet örgütü oluşturmak amacı olmayan Çekoslovak aydınların oluşturduğu bir grupmuş. Manifestoları, Çekoslovakya’da yer altında çoğaltılıp dağıtılmış, ülkede yasak olan ama gene de yayını olan Amerika’nın Sesi gibi radyolarda okunmuş. Hükümet, bu harekete sert tepki vermiş. Gazetelerde bunu aşağılayan yazılar çıkmış. Hareket üyeleri ise hapse kadar varan baskılarla karşılaşmış. Hareketin yayınlanmasının engellenmesi dolayısıyla, genel halk üzerindeki etkisi de o sırada az olmuş.

1980’ler, gelişmeler üzerinde içeridekilerden çok dışarıdaki olayların etkili olduğu yıllar olmuş. 1985’te Sovyetler Birliği’nde Gorbaçov’un başa gelmesi, ardından glastnost ve perestroika dönemi, 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılışı… Çekoslovakya’daki yaşlı ve yorgun yöneticilerin bu gelişmeleri Çekoslovakya’ya taşımak gibi çalışmaları olmamış, ama en azından baskıcı komünist rejim, arkasındaki Moskova desteğini kaybetmiş. Öbür taraftan, bu gelişmeler, halktaki cesareti artırmış. Önce Mart 1989’da Bratislava’da Katoliklerin toplanmış. Ardından Sovyet işgalinin yıldönümlerinde ve Jan Palach’ın kendisini yakışının yıldönümünde büyük gösteriler yapılmış. 17 Kasım 1989’da yapılan bir öğrenci gösterisinde polisin yönetim karşıtı ifadelere sert tepki göstermesiyle, halkta kıpırdanmalar artmış. 77 Hareketi ve diğer gruplar durumu protesto etmişleri, halk ise büyük gösterilerle ve grevlerle tepkilerini göstermişler. Şiddetin neredeyse hiç kullanılmadığı ‘Kadife Devrim’ böylece başlamış. Aralık 1989’da mevcut yönetim istifa etmiş ve 29 Aralık 1989’da Havel başkan seçilmiş. Böylece devrim, baş döndürücü bir hızla gerçekleşmiş olmuş. Yönetim demokratikleşmeye ve batıya yaklaşmaya başlamış ve 1993’te de ülke, Çek Cumhuriyeti ve Slovak Cumhuriyeti olarak ikiye bölünmüş.

Bundan sonra da hem Dünya hem Çek Cumhuriyeti için yepyeni bir dönem başlamış. Soğuk Savaş bitmiş.

Kaynaklar:

1. Kornej,. P., Pokorny, J., A Brief History of the Czech Lands to 2004, 2004, Prag

2. Borek, D., Carba, T., Korab, A., Legacy, Museum of Communism, Prag

3. http://en.wikipedia.org/wiki/History_of_Czechoslovakia

Fotoğraf: Aslıhan

Yayın Tarihi: 13.Ekim.2010, Çarşamba

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.