Sayfalar

Rusça Öğrenmek İçin En İyi Neden

Geçen hafta, ‘Rusça Öğrenmek İçin Beş İyi Neden’ diye bir yazı yayınlamıştım. Barış Bal’ın yaptığı bir yorumdan sonra, şu anda okuduğunuz yazıyı yazmaya karar verdim.

Geçen hafta, Rusça öğrenmek için beş iyi nedeni sıralamıştım. İstatistik ve sayılarla desteklenmiş, beş akıllı mantıklı neden. Bence güzel nedenler, hiç de yabana atılmamalı. Ama hepsinden daha iyisi, öğrenmeyi sevdiğiniz için Rusça öğrenin. Eğer bu size anlamlı geldiyse, yazının kalanını okumaya gerek yok. Ama Rusça zor iş, nasıl sevilir, diyorsanız, belki biraz ipucu verebilirim.

Mihály Csíkszentmihályi isimli bir psikoloğun 'flow' (akış) ismini verdiği bir ruh hali var. Bu, kişinin tümüyle yaptığı işte kaybolduğu, bütün enerjisini bu işe odakladığı, zaman ve mekan kavramlarını yitirdiği ruh hali. Aslında hayattan en çok keyif aldığımız zamanlar. Csíkszentmihályi'nin akış hakkındaki araştırmalarını anlattığı iki kitabı var, ‘Flow: The Psychology of Optimal Experience’ ve ‘Finding Flow: The Psychology of Engagement with Every Day Life’. Bu kitaplarda ‘akış’ı enine boyuna incelemiş ve hayattan daha fazla keyif almanın yollarını önermiş.

Csíkszentmihályi, akış tecrübesini incelediğinde bazı ortak unsurlar tespit etmiş. İlk olarak, bu faaliyetler, belli bir beceri seviyesi gerektiren zorlayıcı faaliyetler. İkinci olarak, kişi, yaptığı bu işe çok iyi odaklanıyor. Üçüncü ve dördüncü olarak, yapılan işi tanımlı amaçları olması lazım ve bu amaçlara yönelik ilerlemeyi gösteren hızlı geri beslemelerin alınabilmesi gerekli. Beşinci olarak, bu faaliyetler, günlük hayatın endişe ve sıkıntılarından uzaklaştıran derin ama çaba gerektirmeyen bir ilgi uyandırıyorlar. Altıncı olarak, insanlar bu işle ilgili, yoğun bir kontrol hissi yaşıyor. Yedinci olarak, akış yaratan tecrübeler sırasında insan kendisiyle ilgili bilincini kaybediyor. Son olarak da zamanla ilgili algılaması çok değişiyor, dakikaları saat gibi veya saatleri dakika gibi algılıyor. Bu unsurları bir anda tecrübe ettiğinizde akışı tecrübe ediyor oluyorsunuz.

Csíkszentmihályi bir de ototelik diye bir kavram tanıtıyor. 'Oto' kendi kendine demek, malum. Telik, Yunanca 'telos'tan geliyor, amaç demekmiş. Ototelik, amacı kendisinde olan, ikincil bir amaca hizmet etmeyen gibi bir anlama geliyor. Herhangi bir faaliyet, genellikle salt ototelik veya egzotelik (Egzo, dış anlamına gelen kök. Egzotelik, amacı dışarıda olan anlamında) olmuyor, genellikle her ikisinden de biraz ve onun daha çok ototelik mi egzotelik mi olduğunu belirleyen faktörlerden biri bizim tavrımız. Mesela, çalışmaya, genellikle para kazanmak gibi ikincil bir amaçla başlarız, ama işimizden çok keyif almaya başlarsak ototelik olmaya başlar. Csíkszentmihályi, der ki, akış hissini yakalayabilmemiz için gerçekleştirdiğimiz faaliyetin ototelik olması lazım. Dahası, genellikle ikincil nedenlerle yapmaya başlasak da pek çok faaliyet, çok sıkıcı olanlar bile ototelik hale gelebilir. Bunun ilk koşulu da işe dikkatini vermektir.

Csíkszentmihályi’den öğrendiklerimin bir kısmını sezinliyordum, ama bu kitaplar, bana yepyeni ve kıymetli bakışlar kazandırdı. Biraz da benim yorumlarımı anlatayım.

İçinde bulunduğumuz kültür, aslında sıkılmamamız için elinden geleni yapıyor ama bir yandan da akışı tecrübe etmemizin önüne geçen pek çok tuzağı da önümüze seriyor. Televizyon seyretmek, hafif kitaplar okumak, alış veriş yapmak… (Csíkszentmihályi, bunlara edilgen boş zaman diyor.) Sıkıcı değil, zaman zaman da çok gerekli, ama akışı da getirmiyor, yeterli değil. Fazla sığ. Biraz da derinleşmek lazım. (Başka bir yazının, hatta başka bir blogun konusu: Böyle olması işlerine geliyor. Hem daha fazla para harcıyoruz hem de yönetilmemiz kolay oluyor. Ama bu arada, onlar para ve güç kazanırken, biz hayatı ıskalıyoruz.)

Öğrenmek bizim için hep görev oldu. Hep öncelikle olumsuz bir şeylerden kaçınmak için, sonra da iyi ihtimalle, iyi bir ödüle hizmet ettiği için öğrenmek gerektiğini anlattılar. Parasız, aç kalmamak için iyi bir meslek gerekliydi, onun için okulda başarılı olmak gerekiyordu, onun için de öğrenmek. Öğrenmek eğlenceli, keyifli değildir; görevdir. Ama bunların hepsi yanlış, hatta yalan. Bize yalan söylediler, öğrenmek güzeldir. Öğrenirken akışı hissedersiniz. O yüzden, işten eve gelince televizyonun karşısına geçmektense Rusça çalışmaya başlıyorum. Cumartesi Pazar sabahları, evde tembelliktense, kalkıp kursa gidiyorum. Bazen zor olmuyor desem yalan, hem de kuyruklu yalan olur. Ama o zorluk da genellikle masanın başına oturuncaya kadar.

Her ne nedenle olursa olsun, Rusça öğrenmeye karar verdiyseniz, bence biraz bakış açısını değiştirerek, biraz da çaba harcayarak Rusça öğrenmeyi akış tecrübesine çevirebilirsiniz. Bütün çabanıza rağmen, o hale gelmiyorsa da, belki de enerjinizi akışı yakalayabileceğiniz alanlara kaydırmanın zamanı gelmiştir.

Yayın Tarihi: 17.Eylül.2010, Cuma

Güncelleme: 9.Aralık.2010'da daha iyi odaklanmak için stratejilerimi anlatan yazımı yayınladım.

3 yorum:

  1. mükemmel bir yorum yapmışsınız Aslıhan hanım.
    en çok beğendiğim ise ( O yüzden, işten eve gelince televizyonun karşısına geçmektense Rusça çalışmaya başlıyorum. Cumartesi Pazar sabahları, evde tembelliktense, kalkıp kursa gidiyorum. Bazen zor olmuyor desem yalan, hem de kuyruklu yalan olur. Ama o zorluk da genellikle masanın başına oturuncaya kadar.)
    bu durumu bende yaşıyorum elime rusça kitabı alana kadar aldıktan sonra çok zevkli dir rusça öğrenmek..

    YanıtlaSil
  2. Çok teşekkürler. Başka birileri böyle tanımlar yapmış mıdır, benzetmeyi ben mi uydurdum, bir yerde mi okudum, emin değilim, ben o, işin başına oturuncaya kadar sarfetmem gereken enerjiye 'eşik enerjisi' diyorum. Bir tek Rusça çalışmak değil, pek çok şey aslında, sadece o eşik geçilinceye kadar zor.

    YanıtlaSil
  3. güzel.. rusça öğrenmeye ben nedensiz başladım. Yarıda bıraktım öğrenmeyi zaman zaman çalıştım, zaman zaman bıraktım ama ''nedensiz başlamak'' en iyi nedenlerden biri olsa gerek.
    yalcin_elmas

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.